top of page

VİVERE #1 Satranç: Dehanın Dramı

  • Yazarın fotoğrafı: Defne Aygün
    Defne Aygün
  • 5 gün önce
  • 2 dakikada okunur

  Şimdiye kadar herkesin en az bir kez oynamayı denediği, ben dahil çoğumuzun oyun için pek de yetenekli olmadığını farkedince kenara attığı, fakat aslında doğduğu andan beri diğer tüm alanlardan kendini ayıran bir oyun. Ustalaşmaya başladıkça giderek daha tüketici oluyor, zamanın hep daha fazlasını istiyor. Başarının verdiği tatminiyatı yok edip tutku ve heyecanı yıkıp yerine takıntı ve hırsı koyuyor.

   Bu liste giderek uzasa da her şeye rağmen şimdiye kadar hiç doğrudan satranç temelli bir delilik tanısı konmamış. Epey detaylı olarak araştırsam da 1800 ün sonlarına kadar hiçbir düzenli kayıt veya turnuva etkinliği pek olmadığı için ilk dünya şampiyonu Steintz’den itibaren bilgimiz var:

   Genel olarak 1800 sonu ve 1900 lerde delilik veya psikolojik hastalıklara dayalı fizyolojik rahatsızlık taşıyan GM (grandmaster: büyük usta) ve M (master) yüzdesi %15. Ki o dönemde satrancın ne kadar yaygın olduğunu düşünürsek bu göründüğünde daha büyük bir sayı. Bu %15’i biraz daha açarsak durumun absürtlüğü baya netleşiyor. Blog un bu yazısında da da bundan bahsedeceğiz

 

Paul Morphy

 Bence hiç zorlanmadan satranç tarihinin en trajik figürü olduğunu söyleyebiliriz kendisinin. 1837 de doğmuş, 1884 te ise ölmüştü. Satranç içinde büyüdü, babası güçlü bir amatör amcasıysa New Orleans ın en iyi oyuncusuydu. Zaten satrancı babası ve amcasının oyunlarını izleyerek öğrendi, hatta klasik satranç dehası çocuk unvanını edinmesine de bu maçlar vesile oldu. Morphy doğuştan zekiydi; kavrama, analiz ve çözümleme gibi satrancın temeli olan yeteneklere sahipti. Satranca olan etkisi hırstan çok bir anlama dürtüsüydü, satranç onu bu yüzden çekiyordu.

  Bu yetenekleri doğrultusunda 20 yaşına gelmeden dünyanın en iyi oyuncusuydu. Fakat Morphy nin dehası -çabasızca sahip olunan her yeteneğin sahibine yaptığı gibi- karşılığını ondan misliyle aldı. Satrancı sezgisel ve neredeyse matematik dışı, neredeyse hesaplanamaz bir biçimde oynuyordu. Bu kusursuzluk, toplumla arasındaki bağda da var olmadı.

  Rakipsizdi, bu da kendini kanıtlamasını engelliyor; edinebileceği her türlü tatminiyatın önünü kapatıyordu. Zamanla içine kapandı, sosyal ilişkilerini yitirdi ve zihnini kendisine zarar veren bir labirente dönüştürdü. Satranca başladıktan tam 2 yıl sonra da oynamayı tamamıyla bırakmıştı zaten.

  Tüm bunların etkisiyle paranoya atakları geçirmeye başladı, güvensizlik ve toplumdan soyutlama davranışları gösterdi. Medya delirdiğini söyledi -ki bence gayet doğru- en sonunda genç yaşta yalnızlık ve trajediyle dolu olarak hayatını kaybetti.

 Bu olay satrancın delilikle suçlanmasının en büyük sebebi. Aslına bakarsak yeterince zor durumdaysak her şey delilik yolunda ikna edici olabiliyor. Morphy boşluktaydı, rakipsiz olmak ondan başarı ve tatminiyat hakkını almıştı.

 

 
 
 

1 Yorum


Zeynep Bilgili
Zeynep Bilgili
3 gün önce

Bunu beğendim! 😇

Beğen
  • Instagram
  • Facebook

© 2035 by Poise. Powered and secured by Wix

bottom of page